23 Temmuz 2014 Çarşamba

Başlığa Dair

"Hayat kısa, kuşlar uçuyor..." demiş Cemal Süreya...

Ben kendisini böyle tanıdım. İnternette dolaşan kısa şiirleri okurken rastladım bu dizelere ilk defa. Ben sevmem şiir okumayı, sevmezdim daha doğrusu bu dizelerle karşılaşana kadar.

Şiir sevmem dedimse okumayı sevmem demedim. Okurum hem de tam bir kurt gibi okurum! Kelimelerin arasında kaybolur, satır altlarını çizer, çizdiğim satırları bir defterde toplarım. Ne zaman canım sıkılsa okuduğum kitapları açar, altını çizdiğim yerlere bakarım. Hayatın resmini çekmek gibi gelir bana bu. Nasıl güzel anlarda fotoğraflar çekip, özlem duyduğumuzda açar bakarız; işte bu da aynen böyle. 

Bir kitabın altı ne kadar çizilmişse benim için o kadar değerlidir. O kadar o satırlarda kaybolmuşumdur. Mesela Tezer Özlü' nün okuduğum ilk ve tek kitabı "Çocukluğun Soğuk Geceleri" idi. 72 sayfada ağzınızı açık bırakacak kadar dobra, hadi canım bu şekilde düşünmemiştim diyebileceğiniz kadar da iddialı bir dile sahip.

Yine başladım demi kitaplardan konuşmaya? Bazen böyle milyon tane düşünce kafamda gezerken, ben ısrarla bu düşüncelerin üzerine basıp "Kitaplar..." diye başlıyorum. Çünkü ben öğrendim ki bazen düşünceler çığlık çığlığa bağırır, paylaşılmak istermiş. Ama onların bazen susması, saklı kalması ve hatta gerekirse üzerlerine basılması gerekirmiş. 

İşte yine böyle anlardan birinde satırlar okurken internette karşıma çıktı bu sözler. Bu iki dizeyi okuyunca anladım yıllardır O' nun bana istediğin kadar oku, şiir okumazsan eksiksin deme sebebini. Ben 72 sayfaya sığdırılanlar için hayret ederken, insanlar iki satıra bir hayat felsefesi sıkıştırmış! 

Ben yine konudan konuya atladım demi? Belki de uçan kuşlara yetişmeye çalışırcasına hızlı düşünüyorumdur şuan ondandır. Bilinmez... 

Ama eminim hayat gerçekten kısa ve kuşlar uçuyor; hızlı olmazsak, gökyüzünün sonsuzluğuna bakmazsak o kuşları kaçıracağımız.

Son olarak;

"Hayat kısa,
 Kuşlar uçuyor..."


Elif